Author Archive
Satranç meleği: Charlie’nin Melekleri’nden Kate Jackson bir TV röportajı sırasında TV seyretmek yerine Sargon satranç bilgisayarı ile oynamayı tercih ettiğini söylemiştir.
Kötü bir gün! Avusturyalı usta Josef Krejcik bir simultanede 1910 yılında 25 oyun oynadı ve hepsini kaybetti.
Kurallara uygun bir biçimde satranç oynayabilen ilk satranç programı MIT’de Alex Bernstein tarafından 1858-59 yılında yazıldı.
Garry Kasparov 19 yaşındayken, dünyanın en güçlü ikinci oyuncusu kabul ediliyordu.
99. doğum gününe az bir süre kala ölen Macar Gyorgy Negyesy (1893-1992) en uzun yaşamış satranç ustasıdır.
Dr.Emanuel Lasker herkesten daha uzun süre Dünya Şampiyonluğu ünvanını muhafaza etmiştir – 26 yıl 337 gün.
Dünyanın en genç Büyükustası olma başarısını 12.5 yaşında Sergej Karjakin elde etmiştir. Ve da hala bu rekoru elinde tutmaktadır. 12 Ocak 1990 doğumlu Sergey Karjakin’den önce en genç Büyükusta ünvanını elde eden bazı oyuncular şunlardır:
Bobby Fischer: 15 yaşında
Judit Polgar: 15 yaşında
Ruslan Ponomariov: 14 yaşında
Bu Xiangzhi: 13 yaşında
Oxford 1845 yılında satranç kulübünü kuran ilk üniversite idi.
Garip gözükebilir ama Brooke Shields (evet, o Brooke Shields) 1990 Dünya Satranç Şampiyonası’nın organizasyon komitesinin bir üyesiydi.
Gazetede ilk satranç köşesi 1813 yılında Livepool Mercury’de basıldı.
George Kaltanovski 1960 yılında arka arkaya 56 körleme oyun oynadı. 50 tanesini kazandı, diğer 6’sını berabere yaptı.
Jose Capablanca Cleveland’da 103 oyuncuya karşı aynı anda oynadı. Sadece 1 tanesini berabere yaparak hepsini kazandı!
Koyu ve açık renklere sahip ilk satranç tahtası 11. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıktı.
Usta bir satranççı olmamasına rağmen Lenin Yazışmalı satrançla o kadar çok ilgilenirdi ki sık olarak uykusunda bunun hakkında konuşurdu.
Telefonla ilk satranç oyunu 1878 yılında Derbyshire, İngiltere’de iki kişi tarafından oynanmıştır.
Star Trek’in televizyon serisinde Kaptan Kirk ve Mr.Spock üç kez satranç oynadılar. Kirk tüm oyunları kazandı.
Boris Yeltsin Sverdlosk Satranç Kulübü’nü kurdu. Anatoly Karpov’un açılışı yapmasını sağladı.
1974 yılında Stockholm ilk Bilgisayar Satranç şampiyonası’na ev sahipliği yaptı. Yarışmayı Sovyet programı Kaissa kazandı.
İlk cep satrancı 1845 yılında Roget’s Thesaurus’un yazarı Peter Mark Roget tarafından icad edildi.
Sürrealist ressam Salvador Dali klasik taşların yerini gümüş parmakların aldığı bir satranç takımı dizayn etti.
Yılın bir gününde değil her gününde hak ettikleri sevgi ve saygıyı görmeleri dileği ile tüm kadınlarımızın kadınlar gününü kutlarız.
FİDE KADINLAR TURNUVASI 2011
Ülkemizde her gün kadınlar vahşice katledilirken ve hiçbir önlem alınmazken, 2009’da başlayan Fide Kadınlar Grand Prix turnuvasının son ayağı 22 Şubat-5 Mart tarihlerinde Katar’da yapılıyor. İki yıldır dünyanın çeşitli kentlerinde yapılan turnuvanın bir ayağı da İstanbul’da gerçekleşmişti. Bu turnuvada dünyanın en iyi kadın oyuncuları mücadele ediyor. Katar’daki turnuvada son durum ise şöyle :
Fide KadınlarGrand Prix 2011
Sıralama 8.turdan sonra Puan Ülke
1.E.Danielian 6.5 Ermenistan
2.H.Koneru 5.5 Hindistan
3.M.Sebag 5.5 Fransa
4.N.Dzagnidze 5 Gürcistan
5.P.Cramling 4.5 İsveç
Haber: Ilgaz Gümüştaş
(6) A.Stefanova –N.Dzagnidze
FIDE Kadınlar Grand Prix 2011 Doha, Katar, 01.03.2011
1.Af3
Reti açılışı. 1930’larda hipermodern bir açılış olarak kendini gösterdi. Bu açılışla beyaz, merkezi siyaha bırakıyor ve uzaktan merkezi hafif figürlerle yıkmak istiyor.
1…Af6 2.c4 e6 3.g3 d5 4.b3 d4 5.e3 Ac6 6.Fg2 e5 7.0–0 Fg4 8.h3 Fh5 9.g4
Beyaz, gelen yoğun baskı karşısında şah kanadını zayıflatarak çözüm bulmaya çalışıyor.
9… Fg6 10.exd4 e4 11.Ah4 Vxd4 12.Ac3 0–0–0 13.Axg6
Bu hamle çift fil avantajını ele geçirdiği için iyi gibi gözükse de h hattını siyah kale için açtığı için ve gelişim olarak siyahlar önde olduğu için iyi değildir. (13.Ve2 Ve5 14.Fb2 Fd6 15.f4 exf3 16.Axf3 Vxe2 17.Axe2 Khe8)
13…hxg6 14.g5 Ah5 15.Kb1 Şb8 16.Fb2 Af4
Siyah atın buralarda gezmesi beyaz için hiç hayra alamet değil.
17.Ad5 (17.Vg4 Ad3 18.Vxe4 Vxe4 19.Fxe4 Axb2 20.Kxb2 Kxh3 21.Fxc6 bxc6 22.Şg2) 17…Kxd5
Çok güzel bir vezir fedası.
18.Fxd4?? Maçı kaybettiren çok büyük bir hata. Vezir asla alınmamalıydı. (18.cxd5 Vxd5 19.Vg4 Axg2 20.Şxg2 e3+ 21.Vf3 Vxg5 22.Vg4 Vd5+ 23.Vf3 Vxf3 24.Şxf3 exd2)
18… Kxg5 0–1
Kendi oyunlarını gözden geçirmenizin en büyük katkısı yaptığınız hatalardan ders çıkararak aynı hataya bir daha düşmemenizdir.Eğer siz kendi oyunlarınızı analiz etmezseniz size göre doğru olan hamleleri yapmaya devam edersiniz.Buda taktiksel olarak size eksi şeklinde geri döner.Aynı zamanda kendi oyunlarınızı analiz etmeniz demek kendi satranç stilinizi keşfetme ve geliştirmeyide sağlar.
4-)Taktikler,Taktikler,Taktikler
Taktik çalışmak ve basit temalar üzerinde yoğunlaşmak size önemli ölçüde pratiklik kazandırır.Yeni başlayanlara yönelik taktik olarak; genel matlar ve terimleri (çatal,şiş,opozisyon vs.) öğrenmekle başlamalıdır.Orta seviyeli oyuncular için ise; Açılışlar,konumsal oyun için gerekli etmenler vb. gibi faktörlere yönelmelidir.
5-)Özel Dersler
Bir satranç oyuncusunun kendine ait bir antrenörü olması o kişi adına büyük bir deneyimdir.Özel derslerde hem satranç gelişiminize daha rahat katkıda bulunma ve bu işin psikolojik olarak moral vermeyle satranca katkıda bulunmasında büyük bir ölçüt vardır.Aynı zamanda bir antrenörle çalışmak klüplere girmek ve turnuvalara katılmak gibi aktivitelerde vardır.Bu sayede oldukça tecrübe kazanırsınız.
Satranç tarihi kadar eski olan bu soruyu cevaplamanın vakti gelmiştir artık:’Atlar mı daha önemlidir yoksa filler mi?’ Bu konuda gereğinden fazla yorum yapılmıştır, fakat bana göre bunların hemen hemen hiçbiri konunun tam olarak özünü yansıtamamaktadır. Tüm söylenenler fil ya da atın çeşitli konumlardaki kuvvetli veya zayıf yönlerini belirtmekten ibarettir. Hangisinin daha önemli olduğunu belirleyebilmekse bundan daha fazlasını değerlendirmeyi gerektirir.
İlk olarak, henüz başlangıç konumunda oyuncuların taşları nasıl konumlandırdıklarını hiç gördünüz mü? Hangisine daha fazla vakit harcanır sizce, atlar için mi yoksa filler için mi? Tamda tahmin ettiğiniz gibi, herkesin atlarını nasıl konumlandıracaklarına dair bir fikri vardır. Bazıları aynı benimde yaptığım gibi atlarını kendi Şah’ına doğru yönlendirmektedir. Bazılarıysa her iki atında aynı yöne doğru bakması gerektiğini düşünür. Ve bundan ayrı olarak saldırgan bir oyun tarzına sahip olanlarsa atlarını rakip figürlere doğru yöneltirler. Tüm bunlar bir yana, hiç taşlarını düzeltirken filleri üzerinde vakit harcayan birisiyle karşılaştınız mı? Hangimiz fillerin üzerinde vakit harcarız ki? Ya siz?
Sonrasındaysa taş alımı konusu gündeme gelmektedir. Bildiğiniz gibi bir atı almak sıradan bir iş değildir. Atı almak için baş ve işaret parmağınızı mı kullanırsınız yoksa tüm parmaklarınızı aynı anda mı kullanırsınız? Bu ikinci metod genellikle atlarını rakip Şah’a doğru yönlendiren kişiler tarafından kullanılmaktadır. Şimdi file bakalım, fili herkes sadece alır. Herhangi bir fikre(düşünceye) ihtiyaç yoktur. Alırsınız ve kenara atarsınız. Sadece bu kadar. Al ve bırak! Bırakın da şöyle ifade edeyim, bir atla hamle yapmak aşk dolu bir şeydir. Başka hiçbir taş parmaklarımıza bu kadar yakışamaz.
Ve şimdi taşlara daha yakından bir göz atalım. Hangi taşın üretiminde daha fazla çaba gerekir? Cevap belli, tabi ki atlar. Neden tüm satranç reklamlarında atların ne kadar özenle üretildiği hep ön plana çıkartılır da, filler hiç mevzu bahis bile olmaz? Çünkü fillerde tahtadaki diğer tüm taşlar gibi sıradan yollarla üretilmektedir. Ben hiç harika el yapımı filler sloganını kullanan reklama rastlamadım, ya siz? Açıkçası, atlar üretilirken tahtada bulunan tüm taşlardan daha fazla özen gösterilmektedir, estetik kesinlikle daha ön plandadır; ve bunun kesinlikle bir sebebi olmalı.
Çok önemli olan başka bir konu, eğer kişi zaman sıkışmasındaysa en çok güvenilen ve belki de en kuvvetli figür hangisidir, tabi ki AT. Zaman sıkışmasında nerden geldiği bile belli olmayan bir at çatalından daha sıkıntılı bir durum olabilir mi? Ve emin olun benim başıma çok geldi, hiçte eğlenceli olduğunu söyleyemem.
Son noktayı koyacak olursak, bu konu üzerinde ne tartışmanın ne de ardıl sorular sormanın bir anlamı yoktur. Atlar kesinlikle tahtanın estetik açıdan en parlak, gizemini sürekli olarak koruyabilen tek taşıdır.
Hollanda’nın Wijk aan Zee şehrinde gerçekleşmekte olan Tata Steel Turnuvası’nda sekiz tur geride kaldı. Dünya Şampiyonu Viswanathan Anand, GM Aronian ile berabere kalarak 5,5 puan ile liderliğini korurken, Norveçli Büyükusta Magnus Carlsen GM Nakamura’ya karşı bir puan elde etmeyi başardı ve 5 puan ile dördüncü sıraya yükseldi.
B grubunda Wesley So 6 puan ile birinci, İngiliz Büyükusta Luke McShane 5,5 puan ile ikinci sırada yer alıyorlar. C grubunda ise GM Vocaturo 6,5 puan ile birinci durumda.
Turnuva: Turnuva 14-30 Ocak 2011 tarihlerinde Wijk aan Zee geleneksel De Moriaan Merkezi’nde gerçekleşiyor. Her biri 14 oyuncudan, toplam üç adet GM grubundan oluşan turnuvada maçlar Türkiye saatiyle hergün 14:30’da başlıyor. Yalnızca 30 Ocak 2011 günü oynanacak olan son tur maçları saat 13:00’te başlayacak. Turnuvanın boş günleri ise 19, 24 ve 27 Ocak.
Kaynak:Tsf
2001 yılından bu yana Çin’de düzenlenmekte olan ve bugüne kadar yedi kez organize edilen başarılı sporcuların ödüllendirildiği yarışmanın sonunda, Dünya Kadınlar Satranç Şampiyonu Hou Yifan “ Yılın Sporcusu” seçildi.
2010 yılının başarılı isimlerinin ödüllendirildiği törende, Hatay’da yapılan Dünya Kadınlar Şampiyonası’nda gösterdiği başarılı performansın ardından şampiyon olan Büyük Usta Hou Yifan, Olimpik olmayan sporlar kategorisinde “ Yılın Sporcusu” unvanını elde etti.
Kaynak:Tsf
31 Ocak – 04 Şubat 2011 tarihlerinde Antalya Limra Otel’de FIDE Antrenörleri Kursu yapılacaktır. Dersler, Büyükustalar Efstratios Grivas, Adrian Mihalcisin ve Mikhial Gurevich tarafından verilecektir. Kurs katılım bedeli 300 TL’dir. Amacı; satranç eğiticilerini ve antrenörlerini uluslararası bazda eğitmek olan bu kursun sonunda, katılan antrenörler FIDE’nin ve FIDE antrenörler komisyonunun onayladığı belgelere sahip olacaklar. Seminerde, sınavda başarılı olmak şartıyla sadece FIDE Instructor (FI), National Instructor (NI), Developmental Instructor (DI) unvanları verilecektir. Bu nedenle 20 kişilik kontenjan dahilinde, 1.kademe ve üzeri vizesi yapılmış tüm antrenörlerimizin katılımına açıktır. Tüm kursiyerlere katılım belgesi verilecektir.
Kaynak:TSF
Dünya Kadınlar Şampiyonası Antakya’da Sona Erdi.. 16 yaşındaki Çinli Yifan Hou şampiyonluğu elde etti.
Antakya’da gerçekleştirilen Dünya Kadınlar Şampiyonası, 24 gün süren uzun bir maratonun ardından ödül töreni ile son buldu. Törende Antakya Belediye Başkanı Doç.Dr Lütfü Savaş, FIDE Başkanı Kirsan Ilyumzhinov, Hatay Gençlik ve Spor İl Müdürü Ali Rıza Tütüncüoğlu ve Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Ali Nihat Yazıcı birer konuşma yaptılar. Antakya Belediyesi Mehter Bandosu’nun da sahne aldığı törende şampiyonaya destek veren kurum,kuruluş ve kişilere FIDE, Türkiye Satranç Federasyonu ve Antakya Belediyesi tarafından plaket takdim edildi. Dereceye giren sporculara kupa, madalya, yerel giysi,taç ve para ödülü verildi.
Satranç 2 bin yıldır var olmasına rağmen eğitimde değerli bir araç olarak kullanılabilmesi yeni yeni kavranılmaktadır. 1997 yılında yapılan araştırmalar matematik, fen ve okuma alanlarında görülen başarıların arkasındaki gizli başarının satranc sporuna ait olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte kavrama yeteneğindeki ciddi gelişmenin yanısıra bilgiye ve mantığa dayalı çıkarımlarda, varsayım, stratejik düşünebilme, mantık, geleceği kurgulama ve karar verme gibi alanların gelişiminde satranç çok önemli rol oynamaktadır. Zihin ile ilgili konular dışında, satranç sporunun : kişisel değerleri güçlendirme, başkalarına saygılı olma, sabır ve farklı bakış açılarını kabullenebilme gibi sosyal davranışların üzerinde de etkisi çok önemlidir.
Yine yapılan araştırmalar göstermiştir ki satranç sporu için gerekli olan beceriler dil öğrenmek için gerekli olan becerilerle benzerlik göstermektedir. Özetle, teknik bilgi ( taşların ve hareketlerinin öğrenilmesi, açılışlar ve diğer yöntemler) ve bu bilginin uygulanmasından ibarettir. Edinilen bilgi eğitim ve deneysel geri bildirimle desteklenerek geliştirilir. Öğrencilerin otomatik olarak daha karmaşık düşünme becerilerini kazanması sağlanır. Bilimadamları, matematikçiler ve satranç sporcuları arasında yapılan karşılaştırmalarda düşünme tarzlarının yeni fikirlerden çok kaliteli yaratıcılık şeklinde olduğu gözlenmiştir.
Satranç, eski’nin yeni çağdaş kültüre en değerli hediyesidir. Bu değer zaman içinde karşılaştığımız her sınıf insan ile, konuşulan her dilde, tüm uluslarda, hem erkek hemde kadınlar tarafından test edilmiş yegane olgudur. Öylesine nadir bir değerdir ki ; öğrenme, öğretme, paylaşma, yaratma, rekabet etme, eğlenme, başkalarına ve kendimize zarar vermeden faaliyette bulunduğumuz tek aktivitedir. Satranç bütün bu akviteleri içine alır ve bunun karşılığında yalnızca istediği : Meraktır.
Altıncı yüzyılda Hindistan’da doğan satranç, tüccarlarla İran’a geçti. Yedinci yüzyılda Araplar İran’ı alınca satranç Arap topraklarında yayılmaya başladı. Arap akıncıları ile birlikte Kuzey Afrika’dan İspanya’ya geçen satranç ortaçağda şövalyelerin gözde oyunu oldu. Arap ve Avrupa el yazmalarından sonra İspanyol Lucena’nın ilk basılı satranç kitabında (1497) satranca eklenen yeni kurallar açıklandı: Vezirin ve filin hareket alanlarının genişletilmesi, rok, geçerken alma, erin vezir olması. Böylece günümüze kadar değişmeden gelen kuralları ile dinamik, ustalık ve incelik dolu, bilgiye dayanan modern satranç dönemi başladı ve satranç, İspanya’dan sonra, İtalya, Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya’da hızla yaygınlaşmaya başladı.
On dokuzuncu yüzyıl sonlarında satrancın ilk büyük yıldızları belirdi: Anderssen, Morphy, Rubinstein ve Steinitz. Güçlü oyuncuların katıldığı turnuvalar yapıldı: 1851 Londra, 1857 New York, 1883 Londra, 1889 Hastings ve Saint Petersburg. İlk dünya satranç birincisi sayılan Steinitz’den sonra, Yirminci yüzyılın başlarında Lasker, Capabalanca, Alekhine ve Euwe, İkinci Dünya Savaşından sonraki yıllarda, Botvinnik, Smyslov, Tal, Petrosian, Spassky, Fischer, Karpov, Kasparov, Khalifman ve Anand dünya satranç birincisi unvanının sahibi oldular. Böylece, olimpiyatlar, turnuvalar, uluslararası karşılaşmalar, dünya birinciliği maçları, turnuva kuralları, oyunların yazılması, oyunların ve bilgilerin binlerce kitapta toplanması, satranç saati, oyuncuların sınıflandırılması ve herkese açık satranç kulüpleri ile bir spor dalı olan satrancın bu özelliği en belirgin şekilde ortaya çıkmış oldu.