Author Archive

İlk Satranç Oynayan Makina (Türk)

By |

Satranç Oynayan Otomat (Turk), 1769 yılında 6 ay kadar bir sürede yapılıp 1770’de ilk kez İmparatoriçe Maria Theresa için sergilendiğinden beri bu konu tartışılmıştır. Otomat Viyana’da İmparatoriçe Maria Theresa’nın hizmetinde çalışan yetenekli mekanikçi Wolfgang Von Kempelen tarafından yapılmıştır.

İmparatoriçe Maria Theresa için yapılan bu otomat, 120 cm. uzunluğunda, 105 cm. genişliğinde ve 60 cm. yüksekliğinde akça ağaçtan ve üzerine satranç tahtası çizilmiş tekerlekli bir kabinet önünde oturan bıyıklı, türbanlı ve pelerinli bir Türk figüründen oluşuyordu.

 

Öndeki kapak açılıp dolabın ve Türk’ün içine bakıldığında irili ufaklı pek çok kaldıraç, makara ve başka karmaşık mekanik sistemler görülebilmekteydi.Kurularak çalışan Türk, karşısındaki gönüllüyle satranç oynamaya başladığında, gözleri satranç tahtasını tarıyor, başını arada bir sallayıp satranç taşlarını eliyle hareket ettiriyordu. Yaptığı işler bunlarla da kalmıyordu; pek çok oyunda rakibini yenmeyi de başarıyordu. Yaptığı hamlenin bittiğini başını üç kez sallayarak belirten otomat, maç sonrasında seyredenlerden gelen soruları satranç tahtasının yanında bulunan özel bir tepside harfleri birleştirerek yanıtlayabiliyordu.

 

Türk’ü izleyenler onlarca yıl boyunca onun sırrını çözmeye çalışmışlardı. Bazıları çok ilginç teoriler üretmişler ve bu açıklamalara gazetelerde geniş yer verilmişti. Bir teoriye göre satranç taşlarının içine yerleştirilen mıknatıslar sayesinde Türk taşları oynatıyordu. Bir başka teori ise kuklanın içine bir çocuğun girmiş olduğunu savunuyordu.

 

1821 yılında Londra’da gerçekleştirilmiş Satranç Oynayan Türk gösterisi ilanı

 

 Dr. Gamaliel Bradford ve ünlü yazar Edgar Allen Poe en akılcı çözümleri üretenler olmuştu. Edgar Allen Poe, otomaton hakkında yazdığı Maelzel’s Chess adlı tanıtım yazısında Mekanik Türk’ü şöyle tasvir ediyordu: “Oyunu kazanmadan önce kafasını bir zafer edasıyla sallıyor, kendini beğenmiş bakışlarla etrafına göz gezdirdikten sonra sol kolunu herzamankinden daha geriye çekiyor ve parmaklarını bir süre dinlendiriyor”. Ama tabii söylenenlerin hepsi sadece teori bazında kalıyordu, kimse Türk’ün nasıl işlediğini ispatlayamıyordu. Türk’ün sahibi olan kişiler ve yakın çevresi de sırrı saklama konusunda çok kararlı davranıyorlardı, bu sayede uzun yıllar boyunca Türk’ün gizemi insanları ona çekti. Tabi bu sayede sahiplerine de bir miktar para kazandırdı.Kempelen 1804’de Viyana’da öldükten sonra otomat birkaç kez el değiştirdi ve son olarak Beethoven’in yakın arkadaşı Johann Maelzel adlı bir makine mühendisi show-man’in eline geçti. Daha sonraları ilk metronomu yapacak olan Maelzel, otomatı Kempelen’in oğlundan satın almıştı. En büyük ününü bu dönemde kazanan otomat, 1809’da Napolyon ile bile oynadı.1817-1837 tarihlerinde tüm Avrupa’yı ve Amerika’yı gezen otomat, çalışma mekanizması ve topluluklar üzerinde yarattığı etki nedeniyle birçok kitap ve makaleye konu oldu. Bunlardan en önemlisi Edgar Allen Poe’nun Kempelen hakkında yazdığı makaledir.Satranç oynayan Türk hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler içeren The Turk, Chess Automaton (Gerald Levitt) adlı kitapta, otomatın oynadığı ve içinde Napolyon’un oyunun da olduğu 52 adet oyunun ayrıntılarını bulmak mümkündür. Bu oyunların detayları, otomat 1820 yılında Maelzel’in Londra’daki gösterileri sırasında bir arkadaşı tarafından kaydedilmişti. Bu yılı kapsayan, 1787-1837 yılları arasında otomatın içindeki kişi Jacques-François Mouret’tir.

 

Çalışma Şekli

 

Uzun süreler nasıl çalıştığı üzerinde fikirler yürütülen otomatın içinde satrançta oldukça tecrübeli biri vardı. Kempelen’in ustalığı da seyredenlerin düşündüğü gibi bir makineye satranç oynatmasında değil, kutunun içinde hiçbir şekilde görebilme olanağı olmayan birine satranç oynatabilmesidir. Makinenin içi seyirciye gösterildikten sonra satranç ustası kutunun içine giriyor ve mum ışığında iki büklüm bir şekilde hem karşısındaki oyuncunun yaptığı hamleleri takip edebiliyor hem de otomatı yönetip karşı hamleleri yaptırabiliyordu.Mekanik Türk’ün sırrı, mekanizmanın bulunduğu kabinin içindeki bölümlerin katlanabilir olmasına ve mekanizmanın önden görüldüğü gibi kabinin tamamını kaplamamasında yatıyordu.Kabin içinde, operatörün oyunu takip etmesine yardım eden ikinci bir satranç tahtası daha vardı. Otomatın oynadığı ana satranç tahtasının altında, her karenin altında zemberek şeklinde bir mekanızma ve her taşın altında da bir mıknatıs bulunuyordu. Bu sistem sayesinde kabin içindeki oyuncu hangi taşın hangi kareye oynadığını takip edebiliyor ve ikincil satranç tahtasında yaptığı hamleleri ana tahtaya bildiren özel düzeneği kullanarak Mekanik Türk’ü hareket ettirebiliyordu.Bir söylentiye göre Kempelen gösterileri sırasında kazandığı paranın büyük bölümünü çok zor olan bu işi üstlenen kişiye vermek zorunda kalmıştır. Kempelen, satranç oynayan Türk’ün içinde bir insan saklaması ve toplulukları kandırması nedeniyle birçok mekanikçi ve bilim adamı tarafından şarlatanlıkla suçlanmıştır.

 

Kempelen’in Ardından

 

Kempelen’in 1804’teki ölümünün ardından Mekanik Türk elden ele dolaştı ve Johann Maelzel’e ulaştı.O zamana kadar bunun bir aldatmaca olduğundan şüphelenenler çıksa da işin sırrı yıllar boyunca tam olarak ortaya çıkmadı.1809’da Napoleon Bonapart’ı yenen Mekanik Türk, satranç zaferlerine Fransa ve İngiltere’de devam etti. 1820’de Bilgisayar’ın babası sayılan Charles Babbage’la bir maç yaptı.Artan borçları yüzünden Maelzel Avrupa’yı terk ederek Amerika’ya doğru yola çıktı. ABD’de başarılı bir turne gerçekleştiren Maelzel, Güney Amerika’da bunu sürdürmeyi düşündü ve Mekanik Türk’ü Küba’ya götürmeye karar verdi. Küba’da, sekreteri ve sırdaşı (ve büyük ihtimalle Mekanik Türk’ün içindeki adam olan) satranç ustası William Schlumberger öldü. Güney Amerika’da iflas eden Maelzel ABD’ye dönüşte kabininde ölü olarak bulundu ve cesedi denize atıldı.Kendisine ün kazandıran iki önemli otomatı dışında Kempelen çok farklı konularda da çalışmıştır. Bratislava kalesine su taşıma sistemi, bugün halen kullanılmakta olan Tuna nehrinin üstündeki sarkaç şeklindeki köprü, görme yeteneğini kaybeden müzisyen ve yazar bir arkadaşının çalışmalarını yazabilmesi için geliştirdiği körler için yazma makinesi buluşlarından bazılarıdır. İmparatorluk güzel sanatlar akademisinin üyesi olan Kempelen’in el yazması gravürleri ve çizimleri de mucidin kayda değer bir sanatçı olduğunun göstergesidir.Mezata çıkarılan Mekanik Türk’ün yeni sahibi Doktor ve cerrah John Mitchell oldu. Bir klüp kuran Mitchell, burada klüp üyelerine ücret karşılığı Mekanik Türk’ün sırlarını göstermeye başladı. Önceleri ufak bir şöhrete kavuşsa da Maelzel kadar başarılı bir şov adamı olmadığı için otomatı 1854 yılında Filedelfiya’daki bir müzeye bağışladı. Yapımından 85 yıl sonra Mekanik Türk “Büyük Filedelfiya” yangınında yandı ve tarihe karıştı. Mitchel’in oğlu, Mekanik Türk’ün sırlarını açıkladığı bir kitap yayınladı. Tarih boyunca 15 satranç uzmanı ve ustası Mekanik Türk’le karşılaştı, hakkından birçok kitap ve makale yazıldı. Fakat hiçbiri Mekanik Türk’ün sırrını tam olarak ortaya koyamadı. 1828’de Maelzel’in ölümünden sonra Philadelphia’da küçük bir müzeye konan otomat 1854’te çıkan bir yangın sonucunda tamamen yanmıştır.Mekanik Türk isimli Tom Standage tarafından yazılmış kitap da 2004 yılında Saga Yayınları tarafından Gülenbilge Zanardi çevisiyle yayınlanmıştır.

 

Neden Türk?

 

Dönemin Türk kültürünün Avrupa’da ilgi çekmesi ve Avrupa’nın büyük bölümünün Türk akınlarından nasibini alıp, uzun süre Türk egemenliği altında yaşaması nedeniyle toplumsal bellekte yer edinen, güçlü Türk imajı buna neden gösterilebilir. 

Read more »

Özlü Sözler

By |

[Satranç İçin Ne Dediler?]

Satranç 1001 gece facialarıdır  – [Savielly Tartakower]

Satranç güzel bir kadındır  – [Larsen]

Satranç hayattır  – [Bobby Fischer]

Satranç hayat gibidir  – [Boris Spassky]

Satranç herşeydir; sanat, bilim ve spor  – [Karpov]

Satrancın % 99’u taktiktir  – [Teichmann]

Satrancın aslında % 99’u  hesaptır  – [Soltis]

Satranç aklın işkencesidir  – [Kasparov]

Satranç acımasızdır; öldürmek için hazırlıkli olmak gereklidir  – [Nigel Short]

Satranç bir denizdir bir sivrisinek su içerken bir fil yıkanabilir  – [Hint atasözü]

Satranç  çok gizemli bir kadın gibidir  – [Purdy]

 

[Yansımalar]

Her hatada doğru bir yan vardır. [Tartakower]

Satrançtaki pişmanlıktan daha büyük bir pişmanlık yoktur. [H.G.Wells ]

Hap almadan dizleriniz tutmuyorsa, satranç oynayamazsınız [Karpov ]

Tüm satranç ustaları bir körleme oyun oynayabilirler [Kaltanowski] (Körleme rekoru sahibi)  

Morphy büyük olasılıkla tüm dahilerin en büyüğü idi. [Fischer ]

Rakip Şahın kellesi için hiç bir bedel büyük değildir. [Koblentz ]

İki tür feda vardır: doğru olanlar ve benimkiler [Tal ]

İyi kalpli iseniz satranç oynayamazsınız [Fransız atasözü ]

Şöhret… Zaten sahibim. Şimdi paraya ihtiyacım var. [Yaşlı Steinitz ]

Eğer içki çalışan kesimlerin laneti ve çalışmak içen kesimlerin lanetiyse, satranç da düşünen kesimin lanetidir. [J. Ross ]

Satranç hakkında, hayat için çok uzun olduğu söylenir ama bu satrancın değil, hayatın kusurudur. [Irning Chernev ]

Satrancın esası onun ne olduğunu düşünmektir. [David Bronstein ]

Satranç tahtası insan zihninin jimnastik salonudur. [Pascal ]

Satranç tahtasında tüm denizlerdekinden daha fazla macera vardır. [Pierre Mac Orlan]  

Kafanız karışıksa, satranç oynayın [Tevis ]

Hayat satranç için çok kısa [Byron ]

Kaybeden her zaman hatalıdır. [Panov ]

Satranç insanlık için bir lanettir. [H.G.Wells ]

Beni yenen herkesten nefret ediyorum [Lisa Lane ]

Satranç Capablanca’nın ana diliydi [Reti ]

Bırakın mükemmeliyetçiler yazışmalı satranç oynasınlar. [Seirawan]  

İyi oyuncu her zaman şanslıdır. [Capablanca ]

Satrançta kahramanlar yoktur. [Cory Evans ]

Satranç, aşk ve müzik gibidir insanı mutlu yapar  – [Tarrasch]

Eğer nazik biriysen asla satranç oynayamazsan  – [Fransız Atasözü]

Morphy galiba içlerinde en büyük dehaydı – [Fischer]

Her usta bir zamanlar acemiydi   – [Chernev]

Hayat satranç için  fazla kısadır   – [Byron]

İyi oyuncu daima şanslıdır   – [Capablanca]

Satranç oyunu üç parçaya bölünebilir: İlk olarak , bir tarafın avantajının olduğunu umduğu an,
İkincisi  avantajının olduğuna inandığı an ve son olark bir tarafın kaybettiğini anladığı an- [Tartakower]

Oyun bittiğinde şah ve piyon tekrar aynı kutuya  girer – [İrlanda atasözü]  

 

[İpuçları]

İyi bir hamle gördüğünde, daha iyisini bulmak için bekle  –  [Emanuel Lasker]

Açılışı kitap gibi, oyun ortasını büyücü gibi ve oyun sonunu makine gibi oyna – [Spielmann]

Tahta üzerinde sadece iyi hamleler önem taşır  – [Bobby Fischer]

Piyonlar satrancın ruhudur  – [Philidor]

Yaşım arttıkça Piyonlara da daha çok değer vermeye başladım. [Keres ]

 

[Taktik]

Önünde ölüm yoksa asla bir Sicilyalıya karşı gelme. [J.R.Capablanca]

En iyisi rakip taşları feda etmektir [Tartakower ]

Atağın birinci şartı: rakibinizin gelişmesine izin vermeyin! [Fine ]

İyi bir hamle görünce, bekleyin, daha iyisini arayın [Em. Lasker ]

Hatalar tahtanın üzerinde yapılmayı beklemektedir   – [Tartakover]

Oyunun galibi sondan bir önceki hatayı yapandır – [Tartakover]

İki çeşit feda vardır, doğru olanlar ve benimkiler  – [Tal]

Açmazdaki bir taşın müdafa gücü sadece hayalidir  – [Nimzovich]

Açmaz kılıçtan daha değerlidir   – [Reinfeld]

Açarak şah satranç tahtasının ortasına atılmış bombadır  – [Emanuel Lasker]

Bir taktisyen tahta üzerinde yapılacak birşey varken ne yapılacağını bilir, bir stratejist tahta üzerinde hiçbir şey yokken ne yapılacağını bilir – [Gerald Abrahams]

Oyunun genel şeması pozisyonel hamlelerle sürdürülür, fakat oyunun kaderi kombinatif hamleler sonucu ortaya çıkar  – [Reti]

Rakibin taşlarını feda etmek her zaman daha iyidir  – [Tartakover]

 

[Oyunortası]

Oyunsonundan önce Allah oyunortasını yerleştirmiştir  – [Tarrasch]

 

[Oyunsonu]

Her piyon potansiyel vezirdir  – [Mason]

Geçer piyon bir suçludur ve kilit altında tutulmalıdır. Polis nezareti gibi zayıf önlemler kafi  gelmeyecektir   – [Nimzovich]

Geçer piyonun değeri tahtadaki taş sayısı azaldıkça artar   – [Capablanca]

 

[Planlama]

En kötü plan bile plansızlıktan daha iyidir  – [Mikhail Chigorin]

Aramanız gerekli olan bir hamle veya en iyi hamle değil, mantıklı bir plan olmalıdır  – [Znosko-Borovsky]

 

[Analiz]

Tek bir kötü hamle kırk iyi hamleyi boşa çıkarır. [Horowitz ]

Piyon vermektense parmak vermeyi tercih ederim [Rueben Fine ]
Bu alıntı analizlerde çok sık kullanılır. Bir keresinde yaklaşık 40 kişi önemli bir oyunun canlı olarak izlemektedirler. Oyunculardan biri Piyon alttadır ve yeterli kompansasyon olup olmadığı tartışılmaktadır. Ustalardan biri Fine’ın “Piyon kaybetmektense parmak kaybetmeyi tercih ederim” sözünü anımsatır. Büyük usta Roman Dzindzichashvili şöyle cevaplar ” Bu kimin Piyon’u ve kimin parmağı olduğuna bağlıdır”  

En zoru, kazanılmış oyunu kazanmaktır. [Em Lasker ]

Aslında en zoru, kayıp oyunu kazanmaktır. [Dr. Dave ]

İstenilmedik bir pat yaratmak aptallığın zirvesidir. [Anonim ]

Gidişat taktik olunca, bilgisayarların da gidişatı başlar. [Hyatt ]

Metodik düşüncenin satranca faydası  hislerden daha  fazladır  – [Purdy]

Satranç analiz sanatıdır  – [Botvinnik]

Satranç ustalığı pozisyonları doğru tahlil etmekten geçer – [Botvinnik]

Turnuva oyunu sırasında yapılan analizlerin yarısının hatalarla dolu olduğu ortaya çıkar.
Maalesef,  kimse ileride hangi yarısının yanlış olduğu söyleyemez – [Jan Timman]

Satranç akılla oynanır, ellerle değil! [Renaud ve Kahn ]

Taş kaybetmemek için çok oyun kaybedilmiştir  [Tartokower ]

Hatalar tahtanın her yanında yapılmayı bekleniyorlar. [Tartakower ]

Satranç tahtasında yalan ve iki yüzlülük çok fazla yaşayamaz  [Em. Lasker ]      

Read more »

Satrancı Meslek Edinenler

By |

Satrancı Meslek Edinenler

A

  • Michael Adams (İngiltere, 1971– )
  • Simen Agdestein (Norveç, 1967– )
  • Semyon Alapin, (Letonya 18561923)
  • Alexander Alekhine (Rusya, 18921946)
  • Viswanathan Anand (Hindistan, 1969– )
  • Adolf Anderssen (Almanya, 18181879)
  • Ulf Andersson (İsveç, 1951– )
  • Yuri Averbakh (Rusya, 1922– )
  • Suat Atalık(TürkiyeBosna-Hersek 1964)
  • Lev Alburt(ABD 1945)

B

  • Etienne Bacrot (Fransa, 1983– )
  • Evgeny Bareev (Rusya, 1966– )
  • Alexander Beliavsky (Ukrayna, Slovenya, 1953– )
  • Joel Benjamin (ABD, 1964– )
  • Pal Benko (ABD, 1928– )
  • Hans Berliner (ABD, 1929– )
  • Henry Bird (İngiltere, 18301908)
  • Arthur Bisguier (ABD, 1929– )
  • Joseph Henry Blackburne (İngiltere, 18411924)
  • Efim Bogoljubov (Ukrayna, 18891952)
  • Isaac Boleslavsky (SSCB, 19191977)
  • Mikhail Botvinnik (SSCB, 19111995)
  • Gyula Breyer (Macaristan, 18931921)
  • David Bronstein (Rusya, 1924– )
  • Walter Browne (ABD, 1949– )

C

  • Jose Raul Capablanca (Küba, 18881942)
  • Magnus Carlsen (Norveç, 1990– )
  • Maia Chiburdanidze (SSCB, 1961– )
  • Mikhail Chigorin (Rusya, 18501908)
  • Larry Christiansen (ABD, 1956– )
  • Pia Cramling (İsveç, 1963– )

D

  • Alexey Dreev (Rusya, 1969– )
  • Oldrich Duras (Çekoslovakya, 18821957)

E

  • Erich Eliskases (Almanya, Arjantin, 19131997)
  • Max Euwe (Hollanda, 19011981)
  • Larry Evans (ABD, 1932– )

F

  • Salo Flohr (Çekoslovakya, 19081983)
  • Reuben Fine (ABD, 19141993)
  • Bobby Fischer (ABD, 1943– )

G

  • Nona Gaprindashvili (Gürcistan, SSCB, 1941– )
  • Boris Gelfand (Belarus, SSCB, İsrail, 1968– )
  • Efim Geller (SSCB, 19251998)
  • Florin Gheorghiu (Romanya, 1944– )
  • Svetozar Gligoric (Yugoslavya, 1923– )
  • Harry Golombek (İngiltere, 19111994)
  • Ernst Grünfeld (Avusturya, 18931962)
  • Boris Gulko (SSCB, ABD, 1947–)

H

  • Vlastimil Hort (Çekoslovakya, Almanya, 1944– )
  • Robert Hübner (Almanya, 1948– )

I

  • Vassily Ivanchuk (Ukrayna, 1969– )
  • Borislav Ivkov (Yugoslavya, 1933– )

J

  • David Janowski (Polonya, Fransa 18681927)

K

  • Gata Kamsky (Rusya, ABD, 1974– )
  • Sergey Karjakin (Ukrayna)
  • Anatoly Karpov (Rusya, 1951– )
  • Gary Kasparov(Rusya, 1963– )
  • Lubomir Kavalek (Çekoslovakya, US, 1943– )
  • Rustam Kasımdzhanov (Özbekistan, 1979– )
  • Raymond Keene (İngiltere, 1948– )
  • Paul Keres (Estonya, 19161975)
  • Alexander Khalifman (Rusya, 1966– )
  • Viktor Korchnoi (Rusya, İsviçre, 1931– )
  • Alexandra Kosteniuk (Rusya, 1984– )
  • Alexander Kotov (SSCB, 19131981)
  • Vladimir Kramnik (Rusya, 1975– )

L

  • Bent Larsen (Danimarka, 1935– )
  • Edward Lasker (Almanya, ABD, 18851981)
  • Emanuel Lasker (Almanya, ABD, 18681941)
  • Joel Lautier (Fransa, 1973– )
  • Péter Lékó (Macaristan, 1979– )
  • Andrei Lilienthal (Macaristan, Rusya, 1911– )
  • Ljubomir Ljubojevic (Yugoslavya, 1950– )
  • William Lombardy (ABD, 1937– )
  • Ruy López de Segura (İspanya, c.1530 – c.1580)
  • Luis Ramirez Lucena (İspanya, c.1465 – c.1530)

M

  • Geza Maroczy (Macaristan, 18701951)
  • Frank Marshall (ABD, 18771944)
  • Henrique Mecking (Brezilya, 1952–)
  • Jacques Mieses (Almanya, İngiltere 18651954)
  • Tony Miles (İngiltere, 19552001)
  • Alexander Morozevich (Rusya, 1977–)
  • Paul Morphy (ABD, 18371884)

N

  • Miguel Najdorf (Arjantin, 19101997)
  • Rashid Nezhmetdinov (Rusya, 19121974)
  • Aaron Nimzowitsch (Latvia, 18861935)
  • John Nunn (İngiltere, 1955– )

O

  • Fridrik Olafsson (İzlanda, 1935– )

P

  • Tigran Petrosian (Ermenistan, SSCB, 19291984)
  • François-André Danican Philidor (Fransa, 17261795)
  • Harry Nelson Pillsbury (ABD, 18721906)
  • Judit Polgar (Macaristan, 1976– )
  • Susan Polgar (Macaristan, ABD, 1969– )
  • Zsófia Polgár (Macaristan, İsrail, 1974– )
  • Ruslan Ponomariov (Ukrayna, 1983– )
  • Lajos Portisch (Macaristan, 1937– )

R

  • Timur Radjabov (Azerbaycan, 1987– )
  • Samuel Reshevsky (Poland, ABD, 19111992)
  • Richard Réti (Çekoslovakya, 18891929)
  • Akiba Rubinstein (Polonya, 18821961)

S

  • Carl Schlechter (Avusturya, 18741918)
  • Yasser Seirawan (Suriye, ABD, 1960– )
  • Alexei Shirov (Latvia, İspanya, 1972– )
  • Nigel Short (İngiltere, 1965– )
  • Vasily Smyslov (Rusya, 1921– )
  • Ivan Sokolov (Yugoslavya, Netherlands, 1968– )
  • Boris Spassky (Rusya, Fransa, 1937– )
  • Jon Speelman (İngiltere, 1956– )
  • Howard Staunton (İngiltere, 18101874)
  • Leonid Stein (SSCB, 19341973)
  • Wilhelm Steinitz (Avusturya, ABD, 18361900)
  • Nevzat Süer (Türkiye)
  • Peter Svidler (Rusya, 1976– )
  • Suat Soylu (Türkiye, 1960 – 2410 ELO

T

  • Mark Taimanov (Rusya, 1926– )
  • Mikhail Tal (Latvia, SSCB, 19361992)
  • Siegbert Tarrasch (Almanya, 18621934)
  • Ksawery Tartakower (Polonya, Fransa, 18871956)
  • Jan Timman (Hollanda, 1951– )
  • Veselin Topalov (Bulgaristan, 1975– )

U

  • Wolfgang Unzicker (Almanya, 1925– )

V

  • Milan Vidmar (Slovenya, 18851962)

Z

  • Eugene Znosko-Borovsky (Rusya, Fransa 18841954)
  • Johannes Zukertort (Polonya, 18421888)

Read more »

İlginç Bilgiler

By |

  • Kötü bir gün! Avusturyalı usta Josef Krejcik bir simultanede 1910 yılında 25 oyun oynadı ve hepsini kaybetti.

  •  Kurallara uygun bir biçimde satranç oynayabilen ilk satranç programı MIT’de Alex Bernstein tarafından 1858-59 yılında yazıldı.

  • Garry Kasparov 19 yaşındayken, dünyanın en güçlü ikinci oyuncusu kabul ediliyordu.

  • 99. doğum gününe az bir süre kala ölen Macar Gyorgy Negyesy (1893-1992) en uzun yaşamış satranç ustasıdır.

     

  • Dr.Emanuel Lasker herkesten daha uzun süre Dünya Şampiyonluğu ünvanını muhafaza etmiştir – 26 yıl 337 gün.

  • Dünyanın en genç Büyükustası olma başarısını 12.5 yaşında Sergej Karjakin elde etmiştir. Ve da hala bu rekoru elinde tutmaktadır. 12 Ocak 1990 doğumlu Sergey Karjakin’den önce en genç Büyükusta ünvanını elde eden bazı oyuncular şunlardır:

            Bobby Fischer: 15 yaşında

            Judit Polgar: 15 yaşında

            Ruslan Ponomariov: 14 yaşında

            Bu Xiangzhi: 13 yaşında

  • Oxford 1845 yılında satranç kulübünü kuran ilk üniversite idi.

  • Garip gözükebilir ama Brooke Shields (evet, o Brooke Shields) 1990 Dünya Satranç Şampiyonası’nın organizasyon komitesinin bir üyesiydi.

  • Gazetede ilk satranç köşesi 1813 yılında Livepool Mercury’de basıldı.

  • George Kaltanovski 1960 yılında arka arkaya 56 körleme oyun oynadı. 50 tanesini kazandı, diğer 6’sını berabere yaptı.

  • Jose Capablanca Cleveland’da 103 oyuncuya karşı aynı anda oynadı. Sadece 1 tanesini berabere yaparak hepsini kazandı!

  • Koyu ve açık renklere sahip ilk satranç tahtası 11. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıktı.

  • Usta bir satranççı olmamasına rağmen Lenin Yazışmalı satrançla o kadar çok ilgilenirdi ki sık olarak uykusunda bunun hakkında konuşurdu.

  • Telefonla ilk satranç oyunu 1878 yılında Derbyshire, İngiltere’de iki kişi tarafından oynanmıştır.

  • Star Trek’in televizyon serisinde Kaptan Kirk ve Mr.Spock üç kez satranç oynadılar. Kirk tüm oyunları kazandı.

  • Boris Yeltsin Sverdlosk Satranç Kulübü’nü kurdu. Anatoly Karpov‘un açılışı yapmasını sağladı.

  • 1974 yılında Stockholm ilk Bilgisayar Satranç şampiyonası’na ev sahipliği yaptı. Yarışmayı Sovyet programı Kaissa kazandı.

  • İlk cep satrancı 1845 yılında Roget’s Thesaurus’un yazarı Peter Mark Roget tarafından icad edildi.

  •  Sürrealist ressam Salvador Dali klasik taşların yerini gümüş parmakların aldığı bir satranç takımı dizayn etti.

  • Napoleon öldüğünde kalbinin çıkartılıp bir satranç masası içine yerleştirilmesini vasiyet etti.

  •  Nasıl satranç ustası olunur konulu kitap yazan Franz Gutmayer Almanya satranç turnuvasını hiç bir zaman kazanamadığı gibi ustalık konusunda da  bir gelişme elde edemedi.

  • Philidor hiç bir zaman kendi adını taşıyan Philidor savunması yapmadı.

  • Satranç dünyasında ünvanını en uzun süre koruyan William Steinitz‘di. 28 yıl buyonca dünya şampionu olan Steinitz’i deviren Dr.Emanuel Lasker’de hayli dişli çıkıp ünvanını 27 yıl boyunca korudu.

  • Birinci Dünya Savaşı’ndaki bombalamalarda aklını kaybeden  Rus ustası İljin Gevensky satrancı en baştan taşların nasıl hamle yaptığını öğrenerek tekrar satranç oynamaya başladı.

  • Bir satranç oyunu iki hamlede kazanılabilir.

           1.f4 e6 2.g4 Vh4 mat.

  • 1936 yılında  Rusya Kadınlar Satranç Şampiyonluğu elemelerine 10 000 kadın katıldı.

  • Daniel Herrwitz tam bir satranç delisiydi. Satranç taşları ve desenleriyle bezenmiş gömlek,kravatlar giyiyor ve haftanın yedi günü Café de la régence’de satranç oynuyordu. Morphy’le yapacağı bir maça hasta olduğunu ileri sürerek çıkmadı. Hayranları onu Café de la régence’de satranç oynayarak dinlenirken buldular.

  • Dr.Emanuel Lasker, Dr Tarrasch‘la yapacağı Dünya şampiyonlukları hazırlıklarını, Edward Lasker’le günlük olarak oynadıkları Go oyunuyla hazırlanarak yapmış.

  • 1891’de Manhattan Satranç Klubü’nde ilginç bir turnuva oynandı. Kellere karşı saçlılar. Turnuva sonunda keller 14-10 galip geldi. Yukardakine benzer bir turnuva New Orleans Satranç Klubü’nde yapıldı. Evliler ve bekarların karşılaştığı turnuvayı bekarlar sürdürdükleri sultanlığı gösterircesine 8-4 kazandı.

  • Bir büyükustanın bir yarışmada harcadığı zihinsel enerji ve ulaştığı konsantrasyon düzeyi inanılmaz boyutlardadır. 40-50 masa ile körleme oynayan, daha sonra herhangi bir oyunun istenen hamlesindeki taş sıralamasını eksiksiz dizebilen ustalar görülmüştür.

  • Dr. Alekhine, 1923 yılının Carlsbad Turnuvası’nda dinlenme günlerini 12 saat boyunca Dr. Lasker’le hamle başına 10 saniye kısıtlamasıyla, satranç oynayarak geçiriyordu.
  • Satranç oynayan çok doktor, hukukçu ve matematikçi vardır. Ama Max Harmonist adlı satranç ustasının alışılanlardan çok farklı bir mesleği vardı. Hermonist bir baletti. 
  • 1909 yılında Capablanca muhteşem bir sonuçla biten simultane bir maç verdi. 720 oyunun, 686’sını kazanıp, 20 berablik ve 14 kayıpla bitirdiği maçı oynadığında daha usta bile değildi.
  • Arthur Dake, Alekhine’nin simültane gösterisine katılmak için tam 1500 millik yoldan gelir, büyük ustaya yenilmesi sadece 13 saniye alır.

  • Tarrasch ve Mieses arasında 1916’da oynanan maçın galibine verilen ödüller arasında yarım kilo tereyağı da vardı. Bu ödül zannettiğinizden çok daha değerliydi. Çünkü tereyağ savaş halindeki Almanya’da en kıt besinlerden biriydi.

  • Oscar Tenner bir keresinde satranç taşlarını yemiş. Çünkü gerçek satranç taşları bulup oynamak mümkün olmadığı için satranç meraklıları taşları ekmek ve fasülye parçalarından yapıyorlarmış.

  • Nimzovich bir keresinde turnuvanın yapıldığı odaya girmesinin kanunen yasak olduğu bir turnuvaya katımlı. 1907’de Ostend’te meydana gelen bu olayda oyunlar bir gazinoda oynanıyordu. 21 yaşın altındakilerin gazinoya girmesinin yasak olduğu bu turnuvada (Nimzovich o sırada 19 yaşındaydı) Nimzocivh oyunlarını dışarıda oynamak zorunda kaldı. Ve “turnuvanın bebeği” 29 kişinin katıldığı turnuvayı üçüncülükle bitirmeyi başardı.

  • 40 yıl deneyimli ve satrançla ilgili 20 kadar kitap yazmış olan büyük usta Tartakower bir keresinde 11 hamlede mat olmuş. İşte Tartakower’in ‘silkelendiği’ oyunun hamleleri:

             Reti – Tartakover, Viyana 1910

            1.e4 c6 2.d4 d5 3.Ac3 de4 4.Ac4 Af6 5.Vd3 e5 6.de5 Va5 7.Fd2 Ve5 8.0-0-0 Ae4 9.Vd8! Şd8! 10.Fg5 Şc7

             11.Fd8 mat.

  • 1850’de Szecheny’de (Magyar Academiy’nin kurucusu) eski satranç tutkusu alevlendi ve bu ruhsal dengesini kaybettirecek duruma geldi. Zavallı öğrencilerinden birinin artık onunla her gün 10-12 saat satranç oynaması gerekiyordu. Szecheny yavaş yavaş ruh sağlığını kazandı, ancak bu kez talihsiz öğrencileri için yapılacak çok şey kalmamıştı.
  • Ustalar düzeyinde turnuvalarda kayıtlara geçen en kısa oyun yalnızca dört hamle sürmüş. Bu oyun, Gibaud ve Lazard arasında 1924 yılındaki Paris Şampiyonluğu Turnuvası’nda oynanmış. İşte oyunun hamleleri:

            Paris, 1924 Vezir Eri Oyunu

            Gibaud (Beyaz) – Lazard ( Siyah)

            1.d4-Af6, 2.Ad2-c5, 3.dxe5-Ag4, 4.h3-Ac3! Ve Beyaz terk eder. Çünkü, ya vezirini yitirecek ya da atı

             alırsa siyahın Vh4+ hamlesinden sonra mat olacaktır.

 

Read more »

Satrançta 64 Altın Öğüt

By |

1.Yaptığınız her hamlenin bir amacı olsun.  
 
 
2.Rakibin her hamlesinin amacını anlamaya çalışın. Oynadığı taşın gidebileceği yerlere bakın.  
 
 
3.Girişken ama amaçlı oyna. Gereksiz değiş tokuştan kaçın.  
 


 
4.Rakibin stilini biliyorsan, bundan yararlan. Fakat sonunda, konuma göre oyna, rakibe göre değil.  
 
 
5.Rakibin hamlelerini göz ardı etme.  
 
 
6.Gereksiz yere şah çekme.  Anlamı varsa şah çek.  
 
 
7.Rakibin bütün tehditlerine yanıt bul. Bunu yaparken kendi konumunu geliştir ve/veya karşı tehdit yap.  
 
 
8.İnisiyatifi almaya çalış. Zaten varsa, onu koru. Yoksa ele geçirmeye çalış.  
 
 
9.Değiş-tokuşlarda, en azından verdiğin kadar al.  
 
 
10.Değiş-tokuşlarda, en değersiz taşla almaya başla, tabi başka bir taşla almak için geçerli bir neden yoksa.  
 
 
11.Kayıplarını en aza indir. Taş kaybediyorsan, mümkün olduğunca az kaybetmeye çalış.  
 
 
12.Taş kaybediyorsan, karşılığında olabildiğince çok almaya çalış.  
 
 
13.Hata yaparsan, savaşmaktan vazgeçme. Rakip avantaj elde ettikten sonra gevşeyip, senin kurtulmana yol açabilir.  
 
 
14.Kayıp durumda değilsen, hiçbir zaman, rakip senin tehdidini görmeyecek diye, riskli bir hamle yapma. Kayıp durumdaysan zaten kaybedecek bir şeyin kalmadığı için bunu yapabilirsin.  
 
 
15.Kendi gücüne güven. Rakibin hamlesinin amacını göremediysen, bir amaç taşımadığını varsay.  
 
 
16.Geçerli bir nedeni yoksa, feda yapma.  
 
 
17.Eğer rakibin fedasını kabul etmek veya etmemek arasında bir karar veremiyorsan, kabul et.  
 
 
18.Çok aletle hücum et. Sadece 1 – 2 aletle hücum etme.  
 
 
19.Rakibin çifte tehditlerine dikkat et.  
 
 
20.Merkez için oyna: onu koru, kontrol et, ele geçir, etkile.  
 
 
21.Merkezi piyonlarla ele geçirmek için savaş.  
 
 
22. Dikkatsiz piyon hamleleri yapma.  Açılışta mümkün olduğunca az piyon hamlesi yaparak gelişimini tamamla.  
 

23.Mantıklı olmak koşuluyla, merkez piyonlarını 2 sür.  
 
 
24.Açılışta, mümkün olduğunca, sadece merkez piyonlarını oyna. Tabi açılışın temelinde diğer piyonları oynamak yoksa.  
 
 
25.Fillerinizi, merkez piyonlarınızı tek sürerek önlerini kapatmadan önce geliştirmeye çalışın.  
 
 
26.Aletlerinizi, özellikle de atlarınızı, olabildiğince çabuk, merkeze doğru geliştirin.  
 
 
27.Amaçlı bir şekilde gelişin; sadece geliştirmiş olmak için bir aleti oynamayın.  
 
 
28.Zaman (veya hamle) kaybetmeyin. Her hamlede yeni bir alet geliştirmeye çalışın. Açılışta, geçerli bir nedeniniz yoksa, aynı taşı 2 veya daha fazla kere oynamayın.  
 
 
29.Gelişimde, tehditler de yapmaya çalışın. Fakat gereksiz (geçersiz) tehditler yapmayın.  
 
 
30.Öncelikle minör aletleri (atları ve filleri) geliştirin.  Şah kanadındaki aletleri, vezir kanadındakilerden daha önce geliştirin, ve atları fillerden önce geliştirin.  
 
 
31.Değiş-tokuşlarda da gelişmeye çalışın.  
 
 
32.Gelişim avantajınız varsa, bunu değerlendirmek için hücum edin. Hücum etmezseniz, karşı taraf gelişimini tamamladığında avantajınız kalmaz.  
 
 
33.Eğer açılışın gereği değilse, vezirinizi çok erken çıkmayın.  
 
 
34.Taşlarınıza olabildiğince alan yaratmaya çalışın.  
 
 
35.Açık hatları ele geçirin.  
 
 
36.Kalelerinizi açık hatlara gelin, veya açılacak olan hatlara gelin.  
 
 
37.Erken rok atın.  
 
 
38.Rakibin rok atmasına engel olmaya çalışın. Onu merkezde kalmaya mahkum edin, özellikle açık oyunlarda.  
 
 
39.Rakiplerinizin taşlarını açmaza alın. Kendi taşlarınızın açmaza girmemesine çalışın. Açmaza alınmışsanız, en kısa zamanda, açmazdan kurtulmaya çalışın.  
 
 
40.Açmaza aldığınız taşları, eğer yararlı bir amacınız yoksa almayın. Mümkünse, onlara başka taşlarla da, özellikle piyonlarla, hücum etmeye çalışın.  
 
 
41.Rok attıktan sonra, zorunlu olmadıkça, şahın önündeki piyonları oynamayın.  
 
 
42.Rakip şaha hücum etmek için, etrafındaki karelerden birini seçin.  
 
 
43.Rakibin, senin bir renkte hareket eden filinle aynı renkte fili yoksa (filin karşıtsızsa), bu filinin hücum edebileceği kareler seç.  
 
 
44.Özellikle karşıtsız filinin rengindeki karelerde taktik olanaklar araştır.  
 
 
45.Hücum eden taşlarını, diğer taşlarınla hücumda destekle. Örneğin kalelerini, ve gerekirse vezirini de arka arkaya getirerek (batarya oluşturarak) hücumu destekle.  
 
 
46.Taktik fırsatlar başka türlü gerektirmiyorsa, bataryada en önde en değersiz taşın olsun.  
 
 
47
.Hamlelerinin etkinliğini artır.  Esnek hamleler yap.  
 
 
48.Bir hatta kontrolünü artırmak için, kalelerini çiftle, gerekirse vezirini de o hatta getir.  
 
 
49.Açık mı, kapalı mı bir oyun olduğunu irdele, ve ona göre oyna.  
 
 
50.Açık oyunlarda fillerini koru (atlarını değiştir), kapalı oyunlarda atlarını koru (fillerini değiştir).  
 
 
51.Fillerini etkin hale getirmek için, piyonlarını öbür renkteki karelere getir.  
 
 
52.Zayıflıkların, rakibin etkin filinin ters renkteki karelerde olsun.  
 
 
53.Materyal olarak öndeysen, veya hücuma uğruyorsan, taşları değiş-tokuşla azalt. Materyal olarak gerideysen veya hücum yapıyorsan, değiş-tokuşlardan kaçın.  
 
 
54.Bir plan yap, onu uygula ve planına sadık kal. Planını sadece gerekiyorsa değiştir.  
 
 
55.Alan avantajı elde etmek için, genellikle zamandan fedakarlık etmen gerekir.  
 
 
56.Kramp (sıkışık) durumdaysan, değiş-tokuşlarla rahatlamaya çalış.  
 
 
57.Kötü (etkin olmayan) aletlerini, rakibin etkin aletleri ile değiş-tokuş yap.  
 
 
58.Eğer konumun özellikleri belirsizse, planını gizle (açığa vuran hamleleri sonraya sakla). Planını açığa vurmayan hamleler yap.  
 
 
59.Alan kazanmak veya hat açmak için, piyonlarını ilerlet.  
 
 
60.Eğer merkez bloke ise, otomatik olarak rok atma.  
 
 
61.Eğer gelişimde geriysen, oyunu (özellikle merkezi) kapalı tut.  
 
 
62.Küçük avantajları biriktir.  Tek bir avantaj oyunu kazanmaya yetmeyebilir. Ama birkaç avantaj sana oyunu kazandırır.  
 
 
63.Yedinci yatayı ele geçirmeye çalış, özellikle kalelerinle.  
 
 
64.Analitik yöntemi kullan.  Ne yapacağını bilmiyorsan, önce konumu değerlendir ve bu değerlendirmenle ilgili uygun soruları sor. 
 

“Çeviri: Halil Özmen”

Read more »

The Avengers

By |

The Avengers

 

 

 

Read more »

The Seventh Seal

By |

The Seventh Seal

 

 

Read more »

The Luzhin Defence

By |

The Luzhin Defence

 

 

Küçük Lujin’in ilk kaçışı kendi evine kaçışıdır; burnuna dayatılan şehir yaşamına ve karanlık görünen okul yıllarına arkasını dönerek,tam bir plansızlıkla ama ne istediğini bilen bir tavırla,bunu yapamamanın acısıyla kıvranan yetişkinlere nanik yaparcasına,kır evine kaçar.Tavanarasındaki yoksunluk dolu bir sürgün yaşamını göze alır;anne babasının ilgi ve şefkatini ise onların okşamalarında hiç de hazzetmeyen kişiliği nedeniyle zaten çoktan gözden çıkarmıştır.Tam olarak adlandırmasa da, çocuk kitapları yazarı baba Lujin’in ,hem kendinde hem de oğlunda su üstüne çıkarılmakta gecikilmiş bir dehanın ve tekliğin var olduğuna duyduğu inancın yıkımını ve anne Lujin’in mutsuz bir evliliğin ve kaçınılmaz olarak mutsuz ve umutsuz bir yaşamın kesin bir kader olduğu öngörüsünü üstünde topladığının farkındadır.Tepkisiz ve ilgisiz bir portre çizse bile ,o,sütü gümüş kupadan içerken tadının nasıl değiştiğinin ve büyükçe bir böceği ezerken duyduğu,”can”ın tınısının ayırdındadır.

Lujin’in ne istemediğini bilmenin verdiği kararlılıkla kendi evine kaçışıyla,ne istediğine karar verdiğinde okuldan ve evden teyzesinin evine kaçışları arasında,uzlaşmaya ve kabullenmeye yanaşmadan “huzur”a küsmüş olarak okulda geçirdiği zaman,inadının ve kararlığının da kanıtıdır.Artık evlerine gelmeyen teyzesine bu kaçışlarıyla Lujin için bundan sonra yaşamının tek şekli olacak satrançla dolu günler başlar.Ne yazık ki baba Lujin oğlunun satranç dehasının keyfini,ondan ülkelerce uzaktayken gazete sayfalarından aldığı bilgilerle sürebilir ancak: Satranç ustası Lujin,yaşamını bu yolla anlamlandırdığında demese de,günlerin ağırlığına bu yolla katlanmayı başardığında ve satranç,g5,a6 gibi görsellikten arınmış şifrelere dönüşecek kadar onun arka bahçesi haline geldiğinde bile bunu yetişkinlere özgü bir gurur,haz,konum,servet ya da başka bir şeye dönüştürmeden,kurşun askerlerle oynayan çocukların içgüdüsü ve hisleriyle yaşamını sürdürür.Bu nedenle baba Lujin oğlunun turnuvalardaki uzak zaferlerinide,aklına gelen yenik düşmesi olasılıklarını da aynı anlamlandıramadığı kaygıyla karşılar.

Psikiyatri,Lujin’in yaşamında konumuyla iligili olarak profesör doktorların adlarını taşıyan pek çok yorum yapabilir; ancak büyük olasılıkla onun ,ne istediğini bilen birinin bunu elde etmesi sonucu yaşadığı doygunluktan mustarip olduğunu -bilimin yaşama ters yönde akamayacağı etik olarak varsayılacağından- kabul etmeye yanaşmayarak bir burnu büyüklük tavrı takınacaktır.Oysa Lujin’in “ulaşmaya çalıştığı giz basitlikti,uyumlu basitlik,insanı en karmaşık büyüden çok daha fazla etkileyen…”(s.31) ve bu sırrı hayatının gün doğumu yaşlarında ele geçirmiş biri için yaşam olsa olsa görkemli bir posa sayılabilirdi.

Yılların nezaketten ,nükteden ve empatiden uzak tutarak büyüttüğü Lujin,yaşamı boyunca ayağını tökezleten tüm olumsuz sayılabilecek kişilik özelliklerine karşın,bir an gizemli olasılıkların titreştiği,sonra her şeyin yine sessizliğe gömüldüğü (s.123) farklı bir boyutun baştan çıkarıcılığına keyifle teslim olur.Baudrillard’ın arzunun üzerinde tuttuğu baştan çıkarma,Lujin’in satrançla ve hamle savunma kurgularıyla ilgili bağımlılığında kendini belli eder; olasılıkların hep kestirilemez ama hem de bir ölçüde öngörülebilir olduğu,boşluğun ve boşluğun yer değiştirmesinin belirleyiciliğine izin verilen,eylemden çok eyleme ilişkin tasarıların gözetildiği,aslında hiç de tehlikesiz olmayan oyun,büyük bir ustayı düpedüz baştan çıkarır.

Kırklı yaşlarında artık enikonu tıknaz,umursamaz bir adam haline gelmişken ve hüzünlü bir tek başınalıkla yaşayıp gidiyorken,hayatı,iki kalın yerinden derinden gelen çatırtılarla kırılır: Kendine geldiğinde,acıma ve şefkatle sevgi arasındaki ince ama derin uçuruma düşmüş fedakar bir karısı vardır ve sürmenaj benzeri bir hastalıktan henüz kalkmıştır.Aslında Lujin için konan “duyuların geçici olarak bulutlandığı” teşhisi,tüm yaşamının aynı bulutlanan duyularla kaplı olduğu göz ardı edilerek söylendiğinden ustanın derdine deva olamamıştır.Kayınpederinin “hortlaksı bir sanatla uğraşıyor” dediği Lujin nekahat döneminde kendisi için iyi niyetle ve özene bezene biçilen kalıpların hiçbirine yakışmaz.Birkaç ayı kendi koordinatlarını algılama çabalarıyla uyurgezer bir halde geçirdikten sonra tüm engellemelere karşın nasıl bir oyunun ortasında olduğunu anlar…Düşünmesi gereken pek çok hamle ve titizlikle hesaplayacağı önemli bir savunma vardır.Bu satranç ustasının üçüncü kaçışı olacaktır.

Nabokov,Lujin Savunması’nın parentez içlerinden birinde,”satranç evreninde zaman acımasızdır.” diyor.Zaman,esasen her durumda acımasızdır.Satrançta özellikle ve önemle acımasız olmasının nedeni satrancın satrançlığını bilmesi,bir oyun olduğunu kabullenmesi ve başka durumlara ya da metaforlara özenmeye kalkmamasıdır.Her oyunun evreninde zaman acımasızdır ama oyuncuların zamanın yıkımını duyumsamaları,oynananın bir oyun olduğunu bilmelerine bağlıdır; oyuna teslimiyet söz konusu değilken zamanın yıkıcılığı da ertelenmiş olur.Yıkımın ertelenmesi enkazı hiç bir şekilde ortadan kaldırmaz.Lujin için de böyle olmuştur
; ait olduğunu kabullendiği oyunun zamanına göre yaşamış,ama yıkımını ertelediği diğer büyük oyunun zamanını reddemeyecek hale geldiğinde ,oyuncusu olduğu oyunun kurallarına göre bir savunma icat etmek zorunda kalmıştır.Hangi oyunda olduğunu kestiremediği için zaman ayarını tutturamayan ve kendi gerçeğiyle çoğunluğun varsayımsal onayını almış kapının dışındaki gerçeklik arasındaki dengeyi kurmayı başaramayan Lujin,yaşamın kabul gören etaplarında kendisini küçük gören,alaycı bakışların hedefi olsa da alttan alta,çözümsüz bir kıkançlığın ve kindarca bir çekememezliğin odağıdır aslında.Rahatlıkla gözardı edilebilecek ama sağlam direklerle kendi varoluşuna tutturulmuştur,başka bir şeye değil.

Filmde bahsettiğin final sahnesinde rakip şahı 3.yatay sırada 2 kale fedası neticesinde piyonla mat etme kurgusu romanda yoktur.Roman aslında Lujin’in intiharı ile biter.Ama fimde Lujin’in intiharından sonra eşi bir gün Lujin’in ceketinin yırtık cebinden astarına kaçmış bir kağıt bulur.Bu kağıtta Lujin’in geçirdiği psikolojik krizden dolayı yarım kalan oyununun analizi vardır.Filmde romandan ayrı bir espri olarak yarım kalan maça kaldığı yerden rakibiyle Lujin’in karısı oynar.Kağıttaki analizle bahsedilen mat kurgusuna ulaşılır.Lujin’in en büyük olduğu ispatlanmıştır.Ama artık Lujin yoktur.Çünkü Lujin başka bir oyunu kaybetmiştir.O da telafisi mümkün olmayan hayat oyunudur…

Filmde burada biter.

Bana soracak olursanız roman filmden daha iyidir derim.Her şeyde olduğu gibi…

Dr.Murat AKDAĞ

Read more »

The Front

By |

The Front – Woody Allen

 
 

Read more »

George of the Jungle

By |

 

George of the Jungle

Read more »