Tayfun Taşçı Maden Mühendisi, eşi Nihal Taşçı ise Anadolu Üniversitesi’nden emekli. Tayfun Bey eşinin de desteğiyle ücretsiz satranç kursları veriyor. İstiklal Mahallesi Çınar Sokak’ta şirin bir yerde… Tayfun Taşcı bir yandan da Eskişehir Satranç İl Temsilciliği görevini sürdürüyor. Bu hafta köşemize onları konuk ettik. Bizler konuşurken çok keyif aldık, umarız sizler de okurken aynı keyifle okursunuz. Bakalım satrancın insan üzerinde ne gibi olumlu etkileri varmış. Keyifli okumalar dileriz.
Ö.Z.S: Satranca olan ilginiz nasıl başladı?
T.T: Satranç, ileriyi görme, sorun çözücü bir spor dalıdır. Bu spora öncelikle çocuğumuzu yetiştirmek için girdik. Bir veli olarak ilk etapta tanıştık. Oğlumun iki kez Türkiye şampiyonluğu ve gene Türkiye üçüncülükleri bulunuyor. Biz baba oğul çalışarak şampiyon olduk. Tabi bu arada nasıl çalışılması gerektiğinin mantığını da öğrendik. Sonra tabi bizim yoğun çalıştığımızı görünce gençlik hizmetlerinden aradılar. İl Temsilciliği yapıp yapmayacağımızı sordular. Bizde severek olacağımızı söyledik. Bu göreve başladık. İl temsilciliği şehirde ki tüm satranç faaliyetleri yürüten bir kuruluş.
Ö.Z.S: Satrancın yaşı var mı peki?
T.T. Ben satranca ilkokul 3’üncü sınıfta başladım. Yalnız satrancın şuanda ki başlama yaşı 4-5 yaş aralığı olarak ölçülüyor. 5 yaşında satranca başlamasının bir çocuğun üzerinde doğru karar verme yeteneğinin artmasına, ileriyi daha iyi görebilir daha sonra matematik zekası dediğimiz zekasının geliştiğini görüyoruz. Örneğin satranç oynayan bir çocuğun üniversite hayatına kadar matematik alanında ki soruların çözümlerini daha kolay çözebiliyor. Algılamayı kolaylaştırıyor. Zihinsel gelişimi arttıran bir spor dalı.
Ö.Z.S: Eşinizle birlikte ücretsiz satranç kursları veriyorsunuz. Size büyük destek oluyor sanırım…
T.T. : Eşim bana il temsilciliğinde yardım ediyor. Bana büyük desteği var. Birçok organizasyondan çok büyük emeği var. Biz il temsilcisi olunca çok büyük çalışmalar yaptık. Bu anlamda git gide Eskişehir’de gelişen bir spor dalı olmaya başlıyor. Katılımcı sayımız şuanda Eskişehir’de 2bin 500 lisanslı oyuncumu var. Gün geçtikçe bu sayı artıyor. Bu oyuncularımız yarışmalara hazırlanıyor. İlk önce Eskişehir’de bu yarışmaları düzenliyoruz. Ardından ülke bazında yarışmalara gidiyorlar. Oralarda derece yapanlarda yurt dışına açılıyor. Amacımız bu sporu Eskişehir’de yaygınlaştırarak ülke genelince başarılı sporcular yetiştirmek.
Ö.Z.S: Nihal Hanım, siz nasıl tanıştınız bu spor dalıyla?
N.T: Ben bu oyunu bilmiyordum. Kendim Anadolu Üniversitesi’nden emekli oldum. Emekli olduktan sonra eşime destek olmak için eşimle birlikte bu işe başladım. İlk önce satranç hakemi oldum. Şimdide antrenör olmak için çalışıyorum. Evimizde sürekli satranç tahtası gözümüzün önündeydi. Ancak ben oynamadım. Son iki yıldır bu işin içindeyim, baya baya öğrendim. Satranç müsabakalarını ayarlıyorum. Gelen çocuklarımıza baktığımızda daha çabuk öğrendiklerini görüyoruz. Matematiksel zekanın daha fazla olduğunu görüyoruz. Ayrıca satranç güzel ve temiz bir spor. Eşim ve oğlumun maçlarında da hakemlik yapıyorum. Oğlumun oynadığı gerçek maçlarda ise pek hakemlik yapmıyorum. Bu durum etik olmadığını düşünüyoruz. Baba oğul geçen yıla kadar evde çok yoğun çalışıyorlardı. Oğlum 17 yaşında. Bundan dolayı baba ve oğlu artık çok fazla çalışmıyor. Ama zaman zaman oturup saatlerce çalışmalarına devam ediyorlar.
(Kaynak : İstikbal Gazetesi)