Archive For The “Başlangıç Seviyesi” Category
Steinitz-Tchigorin (Havana, 1892)
Steinitz-Tchigorin
1. e4 e5
2. Af3 Ac6
3. Fb5 Af6
4. d3 d6
5. c3 g6
6. Abd2 Fg7
7. Af1 0-0
8. Fa4 Ad7
9. Ae3 Ac5
10. Fc2 Ae6
11. h4 Ae7
12. h5 d5
13. hxg6 fxg6
14. exd5 Axd5
15. Axd5 Vxd5
16. Fb3 Vc6
17. Ve2 Fd7
18. Fe3 Şh8
19. 0-0-0 Kae8
20. Vf1 a5
21. d4 exd4
22. Axd4 Fxd4
23. Kxd4 Axd4
24. Kxh7+ Şxh7
25. Vh1+ Şg7
26. Fh6+ Şf6
27. Vh4+ Şe5
28. Vxd4+ Şf5
29. Vf4+ #
Anderssen-Kieseritsky
“Ölmez parti”
Anderssen-Kieseritsky
1. e4 e5
2. f4 exf4
3.Fc4 Vh4+
4. Şf1 b5
5.Fxb5 Af6
6. Af3 Vh6
7. d3 Ah5
8.Ah4 Vg5
9. Af5 c6
10. g4 Af6
11. Kg1 cxb5
12. h4 Vg6
13. h5 Vg5
14. Vf3 Ag8
15. Fxf4 Vf6
16. Ac3 Fc5
17. Ad5 Vxb2
18. Fd6 Vxa1+
19. Şe2 Fxg1
20. e5 Aa6
21. Axg7+ Şd8
22. Vf6+ Axf6
23. Fe7#
Tarihçe:
Satranç, 5. Yüzyılda Hindistan’da ortaya çıkmış, bugünkü İran ve Arap yarımadası istikametinden dünyaya yayılmıştır. İran’dan kuzeye doğru yol alırken, Araplar ise Cebelitarık üzerinden İspanya’ya taşımışlar, İspanya’dan da Avrupa’ya yayılmıştır.
Satranca esin kaynağı olan Hint ordusu “dört kısımdan” oluşmaktaydı. Bunlar atlı kuvvetler, filli kuvvetler, savaş arabaları ve erler. Erler erliğini koruyarak hala er olarak kalmasına rağmen, diğer taşlar oyunun yayıldığı bölgelere göre zamanla değişimlere uğramıştır. Bu değişim durmayıp sürmekle birlikte, bu gün için erler Fransızca “piyon”, İtalyanca “piyade” Türkçe “er” olarak adlandırılmaktadır. Avrupalılar Fil için “rahip”, Şah için “kral”, vezir içinse “kraliçe” anlamına gelen adlar kullanmaktadırlar. Başlangıçta savaş arabası olan kaleler, sonrasında “top” olarak adlandırılmış ve günümüzde de Kafkas bölgelerinde ve Türki cumhuriyetlerde kaleye hala “top” denmektedir.
Hint dilinde “dört” anlamına gelen “çatur” sözcüğü ile “kısım”, “kol” anlamına gelen “anga” sözcüğü birleşerek, oyuna “çaturanga” adı verilmiştir.
Çaturanga İran’a geldiğinde “Çatrang” Anadolu’ya geçtiğinde “satranç” şeklini almıştır.
Satranç Tahtası:
Satrancın ne olup ne olmadığı konusunda çok şey söylenebilir. Ancak en kolay tanımıyla satranç, iki kişi arasında oynanan bir oyundur.
Bu oyunun oynandığı alana “satranç tahtası” diyoruz. Oyun alanımız bahçede beton bloklardan da olsa, masamızda plastik bir zemin de olsa, içeriği ve yapısı ne denli değişik olursa olsun, satranç oyun alanı bizler için “tahta” olarak adlandırılır.
Şairin, “bastığın yerleri toprak deyip geçme tanı” dizesinden başlayarak, zaman zaman çevremizde duyduğumuz, “ayakların yere bassın” uyarılarını düşündüğümüzde, insanların yaşadığı dünyayı tanıma, üzerinde bulundukları zemini bilme gereksinimi vardır ki, kişi doğru davranış denklemleri kurabilsin… Tıpkı evden okula, işe ve her türlü gidişe gelişe ait olan yolları bilmek gerektiği gibi. Yaşadığımız kentte kaybolmak istemiyorsak kentin cadde ve sokaklarını tanımak zorundayız. Eğer satranç tahtasında kaybolmak istemiyorsak, öncelikle tahtayı tanımak zorundayız ki, bu tahta üstünde oynama olanağına sahip olalım.
Kendisi bir kare olan satranç tahtasında, oyunumuz açısından toplam 64 kare vardır. (Bir başka bakışla 204 kare de bulabilirsiniz!…)
64 Karenin 32’si siyah, 32’si beyazdır. Tahtada tam siyah olmasalar da koyu renkli kareler siyah, tam beyaz olmasalar da açık renkli karelere beyaz kare diyoruz. Siyah karelerin tam siyah olmaması siyah taşların / beyaz karelerin tam beyaz olmaması ise beyaz taşların algılanmasında hafif de olsa bir fark yaratabilme çabasıdır. Özellikle piyonların kendi renklerindeki karelerde “kaybolması” gündeme gelebilmektedir.
Tahtanın bir kenarında 8 sıra kare vardır. Sağdan sola yan yana karelerin oluşturduğu kare kümelerine “yatay” diyoruz.
Bir oyuncudan diğerine doğru olan kare kümelerine de “dikey” diyoruz.
Yataylar ve dikeyler ardışık olarak bir siyah bir beyaz kareden oluşurlar. Ancak bir de aynı renk karelerin oluşturduğu kümeler vardır tahtada. Aynı renk karelerin birbiriyle olan ilişkisine “çapraz” diyoruz.
Yatayların işareti “rakamlar” iken, dikeylerin işareti “harfler” olmaktadır. “1’inci yatay, 2’inci yatay” / “a dikeyi”, “b dikeyi” gibi… Burada görülmesi gereken, ileride notasyon dersinde göreceğimiz gibi, dikey adlarının herzaman küçük harflerle yazılmasıdır.
Çaprazlar ise yataylardan ve dikeylerden yararlanılarak, koordinat sistemi ile adlandırılan kareler yardımıyla tanımlanırlar. Evet burada karelerin nasıl tanımlandığını da bilmek gerekiyor: Bir kare, bulunduğu dikeyin adı ve bulunduğu yatayın rakamıyla adlandırılır. Örneğin “e4 karesi” dediğimizde, e dikeyi üzerinde, 4. yatayın kestiği kareyi anlamış olacağız… İşte bir çaprazı tanımlarken de, çaprazın her iki ucunda bulunan kareler söylenerek çapraz tanımlanmış olur. Örneğin; “a1-h8 çaprazı” dediğimizde, beyaz oyuncunun (Beyaz taşlarla oynayan oyuncu) sol köşesindeki kareden, siyah oyuncunun sol köşesine uzanan ve siyah karelerden oluşan hattı anlayacağız.
Yataylar ve dikeyler mutlak olarak 8’er kareden oluşurken, çaprazlar en fazla 8, en az 2 kareden oluşur. Bu nedenle satranç tahtasında 26 çapraz bulunur.
İşte şimdi, karelerden başlayarak, yatay, dikey ve çaprazları keşfe çıkabilirsiniz. Göreceksiniz ki, başlangıçta hiç bir şey görmediğiniz tahtada ne çok şey varmış… Bu şeyler sizlerin oyunlardaki başarınıza açılan kapıları açacak ilk anahtarlarmış…
Dünya Satranç Federsayonu FİDE ölçülerine göre, turnuva tipi bir satranç tahtasının en az 45×45 cm. olması gerekmektedir. Yeni başlayan ve yarışmacı olmayı düşünen öğrencilerin, çalışmalarını bu ölçülere uygun tahtalarda yapmaları, turnuva koşullarına uyum sağlamanın da ilk adımı sayılabilir.
Taşların dizilişi aşağıdaki gibidir.
Eğer tahtada notasyon işaretleri varsa, 1. ve 2. yataylara beyaz taşlar, 7. ve 8. yataylara da siyah taşlar dizilir. Notasyon işaretlerinin olmadığı bir tahtada oyun oynayacaksak, her iki oyuncunun kendi sağındaki köşede bulunan kare beyaz olmalıdır. Burada aklımızda tutmamız gereken önemli bir konu, şah ve vezirin tahtanın kenar ortasında bulundukları, vezirlerin kendi renklerindeki karelerde, şahların ise rakiplerinin rengindeki karelere yerleştiği konusudur. Yani beyaz şah siyah kareye, siyah şah ise beyaz kareye oturacaktır. Böyle olduğu takdirde tahtada tam bir simetri de sağlanmış olur. Notasyon işaretlerinin olduğu tahtalarda (ki eğitim amaçlı her tahtada artık bu işaretler vardır) şahlar “e dikeyinde” vezirler ise “d dikeyinde” bulunurlar. Bunu küçük öğrencilerimize anlatırken; “bu tahtanın efendisi kim?- Şah! O halde efendiler e-evinde oturur” diyerek öyküleme yapmak yararlı olmaktadır. Her antrenör de benzeri öykülemeler üretebilir.
Her iki oyuncunun;
1 Adet Şahı
1 Adet Veziri
2 Adet Kalesi
2 Adet Fili
2 Adet Atı
8 Adet Piyonu vardır.
Satranç oyununda amaç, rakip şahın teslim alınmasıdır. Tehdit altındaki şah, kendini bu tehditten kurtaramıyorsa “MAT” olmuş demektir. “Şah mat” demek, “Şah öldü” demektir.
Şimdi taşlarımızı tanıyarak hareketlerini inceleyelim..
Vezirin hareketi fil ile kalenin birleşiminden oluşur, yani hem dikey hem çapraz hareket edebilir.
Vezir fil ve kalenin hareketlerini tek başına yaptığı için kale ve filin toplam gücünden daha kuvvetlidir.
Şekilde vezirin ve piyonun gidebileceği kareler |
Şekilde vezirin hareketi büyük ölçüde diğer taşlardan |
Şekilde vezir kale veya fili alabilecek pozisyondadır. | Ve ikinci diyagramda vezir kaleyi alıyor… |
Şah hemen bitişiğindeki karelere gidebilir, tek hamlede daha uzak karelere gidemez.
Şah satranç oyununda her şey demektir; şah esir alınca oyun sona erer. Şah her yönde tek kare hareket edebilir. Şekilde şahın gidebileceği kareler işaretlenmiştir |
|
(Şah tahtadaki en önemli taştır) İki şah asla yan yana gelemezler! (Karikatürdeki gibi bir sahne asla olamaz)
Şah sadece çarpı ile işaretlenen karelere gidebilir. İlk örnekte şah istediği kareye gitmekte serbesttir. İkinci örnekte KALE’nin tehdit ettiği karelere gidemez, ama kaleyi alabilir. Üçüncü örnekte sadece kalelerin tehdit etmediği tek kareye gidebilir.(Kaleler korunduğu için alamaz.) |
Filler çapraz hareket eder.
Oyunun başında her iki tarafında bir siyah ve beyaz olmak üzere iki fili vardır.
Bir fil tüm maç boyunca aynı renk karelerde dolaşabilmesi en büyük dezavantajıdır.
Fakat iki fil birbirini tamamlayarak taşların basit toplamından daha güçlü hale gelebilir.
Şekilde fil at veya kaleyi alabilir ve işaretli olan karelere gider.
At diğer figürlere benzemeyen ve daima sıçramadan ibaret olan orijinal bir hareketi vardır. Atın bu hareketi yatık veya dik herhangi doğrultuda iki hane ilerledikten sonra sağ veya solda bulunan herhangi bir kareye oturmasından ibarettir.
Atın en büyük dezavantajı hareket yeteneğinin kısıtlı olmasıdır. Örneğin a1 hanesindeki bir at h8 hanesine gidebilmek için altı hamle yapması gerekirken bir fil tek hamlede bunu başarabilmektedir.
Şekilde at e4 karesinde bulunmaktadır ve kırmızı ile |
At diğer figürlerin üstünden atlama yeteneğine sahip |
At f6 karesinde bulunan piyonu alabilir. |
Kale, yatay ve dikeylerde düz hareket eder.
Kaleler dik ve yatay sütunlarda hareket ederler. |
Diğer taşlar kalenin hareketini kısıtlar. |
Kale yukarıdaki gibi taş alır. |
Piyonlar düz olarak ilerlerler.
Piyonlar açılışta (ilk hamlelerinde) isterlerse
|
Piyonlar önlerinde taş bulunduğu zaman ilerleyemezler. |
Piyonlar tek kare çapraz olarak alabilirler. | Piyon bir önceki diagramdaki kaleyi almıştır. |
Piyonlar gidebilecekleri son kareye ulaştıkları zaman istedikleri herhangi |
Şekilde siyah piyon herhangi bir taşa dönüşebilir.
Beyaz piyon ise iki taşı alabilir veya ilerleyebilir.
GEÇERKEN ALMA (EN PASSANT)
Piyonlar için geçerli olan bir diğer alma şeklidir.
Bu yeni başlayanların en fazla gözden kaçırdığı hamledir..
Beyaz eğer gösterilen şekilde oynadıysa siyah hemen sonra beyaz taşı alabilir.
Şah olduğumuz en önemli taş olduğu için mümkün olan en güvenli noktaya taşımak önemli bir noktadır. Aynı zamanda kalenin de oyuna girmesi için rok yaparız.
Rok yaptığımızda şahımızı iki kare sola veya sağa kalemizi de şahın diğer tarafına taşırız. Aşağıdaki diyagramlarda nasıl rok yapıldığı gösterilmiştir.
Küçük (Kısa) Rok
Uzun (büyük) Rok
Eğer şah veya kale daha önce oynamışsa Diyagramda büyük rok yapılamaz |
|
Şah ve kale arasında taş bulunmamalıdır. Diyagramda büyük rok yapılamaz |
|
Şah kiş altında bulunmamalıdır. |
|
Şahın geçeceği kareler rakip taşların kontrolü altında bulunmamalıdır. |
|
Şahın geçeceği kareler rakip taşların kontrolü altında bulunmamalıdır. |