Tarihte bayanların satranca olan ilgisini ilk kez zamanımızdan 4000 yıl önce yaşamış Mısır kraliçelerinden Nefertiti’nin piramidi üzerindeki kabartmalardan anlıyoruz. Bu sizce acaba bir tesadüf mü yoksa kadınların tarihten bu yana ne kadar akıllı olduklarını gösteren bir belge midir?
Yine 10. YY’ın en meşhur mat hikayesi olarak söz edilen “Dilaram Matı” kadınların bu oyuna perde arkasından ne kadar ilgi gösterdiğinin diğer bir belgesidir. Arap şeyhleri arasında oynanan iddialı satranç partisinde ortaya ödül olarak konan “Dilaram” çok sevdiği kocasından ayrı düşmemek için matı kocasının kulağına fısıldamıştır!
1200’lerde yazılmış ve yaşanmış bir Fransız romanı olan “Huon de Bordeau*”da, Huon; kazanırsa, Kral Ivory’nin kızıyla geceyi birlikte geçirmek, yenilirse başının kesilmesi koşuluyla satranç oynamıştır.
14. YY’ın başlarında Avrupa’da satranç taşları içine kraliçe anlamına gelen “Queen” de girmiştir. Bu, kadınların zaferi değil de nedir?
17. YY’da Kral *IV. Loui onuruna oynanan “Balets des Eshecs” ve 1 Haziran 1937’de Champs Elysees’de sahnelenen “ŞahMat” adlı satranç balelerinde kadının yer aldığı aşk ve ölümün karşılıklı mücadelesi anlatılmaktaydı.
1997 yılında ülkemizde sahnelenen ilk Türk Satranç Balesi, 23 Nisan gösterileri esnasında Fenerbahçe Stadı’nda yaklaşık 25 bin seyirciye sunuldu. “Sertaç ile Svetla” adlı bu oyunda; satranç turnuvasında güzel bayan oyuncuya aşık olan usta, ülkesine döndükten sonra aşık olduğu kızla oynadığı partiyi analiz ederken hayale dalar ve kendisini siyahların piyonu, aşık olduğu kızı da beyazların kraliçesi olarak görür ve ona ulaşmaya çalışır. Bu gizli aşkı anlatan oyun, toplumlar arasındaki farklılıkları ve çelişkileri hicvederek belirsizlik içinde sona erer.
Gürcistanlı büyük usta Eduard Gufeld ise Ukrayna’da bir turnuvada tanıştığı bayan ustaya şöyle diyerek yaklaşır; “Sen benim için d8’deki Vezirsin, bense d7’deki piyonum (Diz çökmüş bir adamın reverans yapması gibi). Bu yaklaşım kızın hoşuna gider ve ustanın aşkına karşılık verir. Gufeld, bu mavi gözlü, sarışın güzel kızın adının Bella, Rus adının ise Diminutiv Bellotschka olduğunu öğrenir, ancak o turnuvadan sonra her yerde aradığı halde bir türlü bu güzel Rus kadınına bir daha hiç rastlamaz ve Büyük Usta Gufeld çok zeki olan bu kadının aşkıyla yıllarca kavrulur.